Doğu Perinçek'in Amacı Ne?

   Değerli okurlarım, yazımı okumadan önce Üstad Ahmet Taşgetiren'in 28 Haziran 2017'de Star Gazetesi'nde yayımlanan "Perinçek Yargıyı Niye Öptü?" başlıklı yazıyı okumanızı rica ediyorum. Hiçbir zaman partisini hükümet yapamayan hadi onu geçtim hiçbir zaman meclise giremeyen, herzaman ideolojisine bağlılığıyla söz ettiren, herdâim Marksist görüşlere sahip sol gençliğinin hâtibi olan Doğu Perinçek... Neden Doğu Perincek'ten bahsettim diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Şimdi de zamanı mıydı? Bence tam zamanı. Biraz ertelesem geç bile olabilir.
                                         Vatan Partisi Genel Başkanı 
    Doğu Perinçek
   Türkiye son zamanlarda çok kritik bir süreçten geçiyor. Bir yanda uluslarası krizler diğer bir yanda içeride olan gelişmeler... Aslında çok büyük bir fitne dönemi de diyebiliriz. Devir uyanma, uyanık olma, uyanık kalma devri. Kimse uyanmadan uyanık kalamayız... Uyanıklık demişken her şeye uyanık olmamız gerek. Doğu Perinçek'e karşı da uyanık olmamız lazım. Neden mi?
   Doğu Perinçek, 27.06.2017 tarihinde Ulusal Kanal'da gazeteci-yazar Rafet Ballı'nın sunduğu Çıkış Yolu adlı programına geleneksel olduğu üzere yine katılmıştı. Bir zaman sonra şu başlık altında konuşmaya devam etmişti: "Yargıda Altın Çağ Yaşanıyor." Ben de Doğu Perinçek'in bu sözleri sarfettiğini Ahmet Taşgetiren'in yazısından öğrenecektim. Üstad, yazısının sonunda belirttiği üzere, "Bizim camia, aslında Perinçek'in tavırlarına duyarlıdır." diyor. Lakin bizim camiadan ses çıkmadı ne yazıkki. Sadece Ahmet Taşgetiren yazısında konu edindi.

   İlginç olan bayramdan önce Başbakan Binali Yıldırım İstanbul Sanayi Odası'nın Beyoğlu'ndaki yeni hizmet binasının açılış töreninde aynen şunları söylemişti: “Yargı çeşitli şekillerde maalesef zemin ve güven kaybetti. Şimdi artık bunu da yeniden tesis etme zamanıdır. Bu konuda yasal düzenlemeleri sıfırdan yapsak bile bu işin normale dönmesi için zihinsel değişime ihtiyaç var.” Hükümetin başının böyle bir sağduyulu açıklama yapması işin vahametini gösterir nitelikte. Başbakan yargıya güvensizlik olduğunu söylerken Ak Parti'nin dâim muhalifi olan Doğu Perinçek'in yargıyı bu denli övmesi ilginç bir durum. Ben de şaşkınlık uyandırmıştı. Bu ne lahana ne perhiz.

   Sol grubun bir lideri "adalet" yürüyüşü yapıyor. Yine sol/Marksist düşünceye sahip Hdpliler de aynı yürüyüşe katılacaklarını bildirdiler. Sol grubun bir diğer lideri ise kraldan çok kralcı şekline bürünerek yargıyı övüyor.
   Doğu Perinçek söylediklerinin yetmediğini düşünerek sözlerine twitter hesabından devam ediyor. Ve şunları twitliyor:
1/ 1970’lerde Denizleri idam eden yargıdan, bugün 70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik.Yargının Altın Devri değil de ne?
2/ 12 Eylül 1980'de 650 bin devrimciyi gözaltına alan ve tutuklayan yargıdan, bugün 70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik.
3/ Dün binlerce Türk subayını ve Vatan Partisi yöneticilerini hapislere atan yargıdan,70 bin FETÖ ve PKK mensubunu tutuklayan yargıya geldik.

4/ Perinçekleri ve Başbuğları tutuklayan yargıçlar ve savcılar, bugün Silivri’de yatıyor.
Yargının Altın Devri değil de ne?
5/ FETÖ bağlantılı 4 bini aşkın yargıç ve savcının görevine son verildi.
Yargının Altın Devri değil de ne?
6/ Yargıtay ve Danıştay’dan toplam 300’ün üzerinde Yüksek Yargıç FETÖ bağlantıları nedeniyle temizlendi.
Yargının Altın Devri değil de ne?

7/ Ergenekon dönemi iddianamelerine günümüz savcıları “Çöp Tenekesi” diyor.
Yargının Altın Devri değil de ne?
8/ 8- Dün FETÖ mensubu yargıçlar yargılıyordu, bugün Cumhuriyet yargıçları onları yargılıyor.
Yargının Altın Devri değil de ne?

   Bu adamın amacı ne? Fetö operasyonlarında anti-fetöcü olanlar, İslamcı kesimden gelen  birçok suçsuz insanın da tutuklandıklarını veya açığa alındıklarını/ ihraç edildiklerini sağır sultan bile duydu. Arada nice masumların da tutuklandıkları veya görevine son verilenlerin olduğunu başta Şamil Tayyar olmak üzere iktidar cephesinden de birçok milletvekili bunu açıkladı. 2 gün önce Abdurrahman Dilipak da yazısında buna değinmişti.
   Benim düşünceme göre (gerçek olmayabilir de, var olanlardan tahminim) Fetö yapılanmasının atası olan Türkiye Kominist Partisi'nin yapılanması gibi Vatan Parti'si yapılanmaları devlet kademelerinde yer alıyor. Nasıl mı? Aynı Fetö'nün uyguladığı taktik. Elemanlarının yükselmesindeki engelleri tek tek kaldırarak. Doğu Perinçek bu adımı tahminimce şöyle yapıyor; kendisinin yeğeni (halasının oğlu), Aydın Doğan'ın bacanağı olan ezelden beri solcu/Marksist Namık Kemalist Zeybekçi'nin de eski damadı olan Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanı; Yiğit Bulut aracılığla. Kulislerde dolaşan isimlerde Yiğit Bulut'un, şunlar şunlar Fetö'cü dediği isimlerin olmaması imkansız gibi. Yiğit Bulut'a gelen isimler ise Doğu Perinçek'ten geliyor. O da Cumhurbaşkanı'na... Sıralama böyle. Doğu Perinçek'in elemanlarına engel teşkil eden bir kimse, Fetö'cü yaftasını yiyerek görevine son veriliyor hatta tutuklatılıyor.
                        
    Cumhurbaşkanı'nın Başdanışmanı
                      Yiğit Bulut
Referandum milletin Ak Parti'ye uyarısıydı. Kendini düzelt, yoksa kendini hükümet koltuğunda 2019'da göremezsin. Ak Parti acilen binlerce insan için her ilde bir veya gerekli görülürse birkaç komisyon aracılığla incelemeler yapılmalı. Bu iddialarımı da yine Doğu Perinçek ile destekliyeyim. Meb'de hâlâ daha elemanları yerleşmemiş olacakki Meb altın çağını yaşamıyor:
1/ "Millî Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği” yeni haliyle 24 Haziran 2017 günü Resmî Gazete’de yayımlandı.
2/ Yapılan değişiklikle mescit ve abdesthane, ana okulları dahil her derecedeki okul için zorunlu kılınıyor.
3/ Mescit ve abdesthane zorunluluğuyla Cumhuriyetin nitelikleri ayak altına alınıyor. Okullarda ayrımcılık, fesat ve fitne fitilleniyor.
   

4/ Türkiye Devletinin “ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” darbe indiriliyor.
5/ İnsanların “felsefî inanç, din, mezhep nedenleriyle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit” olduğu ilkesi yerle bir ediliyor.
6/ Eğitim görenlerin “dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanacağı ve suçlanacağı” ortamlar yaratılıyor ve kışkırtılıyor.

7/ Laiklik ilkesi ayak altına alınıyor. “Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzeni din kurallarına dayandırılıyor.
8/ Okullarda eğitim ve öğretim yapılır.İbadetin yeri evlerdir ve ibadethanelerdir.
9/ Ana okullarından başlayarak her derecede öğretim kurumlarında  abdesthane ve mescit açılması, milleti ve ülkeyi bölmeye hizmet eder...

   Tahminimce yargıya Cumhuriyet Savcıları uğrayan memleketimin Meb'ine Cumhuriyet öğretmenleri daha uğramamış!!! Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle. Vesselâm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Musul Ulu Camisi ve Katar Krizi

KUDÜS GÜCÜ VE KASIM SÜLEYMANİ