KUDÜS GÜCÜ VE KASIM SÜLEYMANİ



  İran’ı uzun süre yöneten Pehlevi Hanedanı’ndan gelen Şah Rıza Şah, gerek müsrifliği, gerek Batı hayranlığı, yaptığı modern çalışmaları; gerek ekonomik bozuntu ve gerekse de petrollerin İngilizlere Ruslara peşkeş çekilmesi mollaların tepkisini çekmiştir. Bunların sonucunda halkın birleşerek başlatmış olduğu eylemler, rejimin sivil halkı öldürmesi sonucu daha da kalabalıklaşmış hatta yüzlerce Kara Cuma vakasından sonra iki milyona yakın İranlı Tahran’daki gösterilere katılmış. Bu eylemleri yapan örgütleri ikiye ayırabiliriz; laikliği savunanlar ve şeriatı savunan mollalar grubu. Bu örgütlere mollaların temsilcisi Ayetullah Humanei, liderlik etmiştir. Eylemler başarıya ulaşarak 1 Şubat 1979’da İran İslam Devrimi gerçekleşmiştir. İran İslam Devrimi’nin lideri Ayetullah Humanei’nin hedefi İran’da Şii fıkhının uygulandığı bir yönetim biçimi kurmaktır. Bunun doğrultusunda birçok kurum kurulmuştur bunlardan biri de 5 Mayıs 1979’da Ayetullah Humanei’ ye bağlı olan Devrim Muhafızları kuruldu. Dini lidere bağlı olan Devrim Muhafızları’nın amacı ülke içinde devleti ve yönetimi korumak; yurt dışında ise devrimi diğer İslam ülkelerine yaymaktır. Asıl görevi İran Devrim hareketinin koruyuculuğunu yapmak olan Devrim Muhafızları, ayrıca ülkede imar faaliyetlerinden (baraj inşası, yol ve kanalizasyon yapımı, taşımacılık, maden işletmeciliği, zirai faaliyetler, danışmanlık hizmeti vs.) kültür faaliyetlerine, eğitinden doğal afetlerle mücadeleye kadar birçok alanda etkinlik göstermektedir.

  Çok iyi eğitilen ve oldukça organize bir örgüt olan Devrim Muhafızları; 15 bini hava kuvvetlerinde, 20 bini deniz kuvvetlerinde ve 230 bini ise kara kuvvetlerinde olmak üzere toplam 265 bin personele sahiptir. Ayrıca Besic ile birlikte yaklaşık 15-20 bin askeri personeli bulunduğu tahmin edilen Kudüs Gücü Devrim Muhafızları’nın alt birimleridir. Kudüs Gücü, yurt dışındaki askeri faaliyetleri yürütmekten sorumludur. Bu özel birimde görev yapanlar doğrudan çatışmaya girmek, suikastlar düzenlemek ve istihbarat toplamak üzere Tahran ve Şiraz da eğitilmektedir. Askeri eğitimi tamamladıktan sonra üyelerin büyük bir kısmı dini merkez olan Kum şehrinde dini bir eğitimden geçmektedir.

   Kudüs Gücü ilk kez İran-Irak Savaşı sırasında Irak’taki Saddam’ın muhaliflerini örgütleme görevini  üstlenirken, daha sonra Afganistan ve Lübnan savaşlarında gerçekleştirdiği faaliyetlerle adından söz ettirmiştir.

  Kudüs Gücü, yasal dayanağını İran Anayasası’nın 150. Maddesinden alan Devrim Muhafızları’nın alt birimi olarak doğrudan İran İslam Cumhuriyeti’nin dini lideri Ali Hamanei’ ye bağlı olup, Milli Savunma Şurası bünyesinde bağımsız bir ordu şeklinde örgütlenmiştir.

Kudüs Gücü’nün 9 farklı ülke veya bölgen sorumlu olan 9 birimi vardır:

-Irak

-Pakistan

-Türkiye

-Afganistan

-Türki Cumhuriyetler

-Körfez Ülkeleri

-Suriye ve Lübnan

-Kuzey Afrika

-Avrupa ve Amerika kıtası ülkeleri

   2011 Arap Baharı sonrası Ortadoğu’daki etkinlik mücadelesinde sert gücünü kullanmaktan çekinmeyen Tahran yönetimi, doğrudan çatışmak yerine şii milisleri kullanarak vekalet savaşı yapmaktadır. Söz konusu vekalet savaşında kayıpları en az ve maliyetleri düşürüp savaşın İran ekonomisindeki yıkıcı etkisinden korunmaktadır, örneğin Suriye savaşında doğrudan müdahil olmadığını iddia ederek uluslarası kamuoyu ve uluslarası hukukun baskı ve yaptırımlarından kurtulmaktadır.

   Kudüs Gücü; Irak’ta Mehdi ordusu ve Bedir ordusu; Yemen’de Husiler  üzerindeki nüfuzunu Suudi Arabistan’a karşı kullanmaktadır. Suriye’de ise başta Hizbullah, Fatimüyyun ve Zeynebiyyun tugayları olmak üzere 15’e yakın silahlı grubu örgütler.

   Kudüs Gücü’nün Suriye’de operasyonları sonucunda İran’ın müttefiki olan Esad hala daha devletin başında durmasını sağlamış, aynı zamanda Ortadoğu’da çok büyük nüfuz artırmasına neden olmuştur. Zira 30 Haziran 2012 ile 22 Ocak 2014 Cenevre’de yapılan Suriye hakkında toplantıya davet edilmeyen Tahran Yönetimi, Kudüs Gücü’nün Suriye’deki başarıları sonucunda Kasım 2015’te gerçekleşen Viyana Toplantısı’na davet edilmiştir.

  8 Ağustos 1998’de İran Konsolosluğu’nda görev yapan sekizi diplomat biri gazeteci olmak üzere toplam 9 İran vatandaşı Taliban tarafından kafaları kesilerek öldürülmüştür. Bu olay sonrası iyice öfkelenen İran Afganistan sınırına 200 bin kişilik bir ordu sevk etmiştir. Ancak Kudüs Gücü komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani Taliban ilke doğrudan savaşmak yerine Afganistan iç dinamiklerini daha etkin biçimde kullanmayı tercih etmiştir.

  Fatimiyyun Tugayı adı altında Suriye’de savaşan binlerce Afgan uyruklu silahlı grubun gelecekte Afganistan’ın güvenliği açısından tehlike arz edecektir. Çünkü Suriye savaşı sona erdikten sonra büyük savaşçı kitlesi ülkelerine dönmek isteyeceklerdi ki bu da Afganistan açısından büyük bir tehdittir.

   Kudüs Gücü’nün kurulduğu yıllara ait bazı saldırıları:

- 18 Nisan 1983: 17 Amerikalı dahil olmak üzere 63 kişinin öldüğü Beyrut’ta  Amerikan Büyükelçiliği’nde bombalı eylem. Saldırıdan sorumlu Hizbullah üyeleri, İran rejimi ve Suriye rejimi tarafından finanse edildi.

-23 Ekim 1983: ABD Beyrut karargahında meydana gelen bir kamyonla bombalı saldırıda 241 ABD askeri personeli öldü ve 100'den fazla kişi yaralandı.

- Aynı gün, Beyrut'taki Fransız askeri üssünde 58 asker bir kamyon patlaması sonucu öldü. Birleşik Devletler, bu terör saldırılarından  İran ve Suriye rejimleri tarafından desteklenen Hizbullah'ı sorumlu tuttu.

-12 Aralık 1983: ABD Kuveyt Büyükelçiliği’nde patlamada 6 kişi öldü ve 80'den fazla kişi yaralandı. Saldırının nedeni İran'ın desteklediği Hizbullah idi.

-17 Mart 1992: İsrail’in Arjantin elçiliğini bombalı saldırıda 29 kişi öldü ve 241 kişi yaralandı 2008'de ABD'nin bir mahkemesi, Lizbon'da Hizbullah üyeleri tarafından gerçekleştirilen saldırıdan sorumlu olarak İran rejiminin sorumlu olduğuna karar verdi.

-20 Eylül 1994: Arjantin'deki bir Yahudi merkezinde saldırıda 85 kişi öldü ve yaklaşık 300 kişi yaralandı. Arjantin tarihinin en ölümcül saldırısıydı.

    1996 yılı itibariyle Suudi Arabistan'ın desteklediğini düşündükleri Taliban'ın Afganistan'daki egemenlik alanını hızla genişletmeye başlaması İran'ın doğu sınır güvenliğini tehlikeye atmıştır. İran açısından böyle kritik bir dönemde Irak savaşının en önemli cephe komutanlarından Kasım Süleymani ülkenin en kritik gücünün (Kudüs Gücü) başına bizzat dini lider Hamanei tarafından getirtilmiştir. İran, o tarihten itibaren Afganistan siyasetinde varlığını daha fazla hissettirmeye başlayan İran, başta Afganistan Şiileri olmak üzere Taliban'a karşı mücadele veren gruplara silah ve para yardımında bulunmuştur.
    İran müttefiki Esad'ın iç savaşta büyük bozgunlara (gerileme) uğraması sonuncu İran 50 bin Suriyeli askere eğitim vermiş,  fakat muhaliflerin ilerlemesi durdurulamayınca Şii mekanları korumak adına 2012'de Lübnan ve Irak'tan, 2013'te ise Pakistan'dan topladığı Şii milisleri rejimin safında savaşmak üzere Suriye'ye göndermiştir. Tüm bu olayların organizatörü Kudüs Gücü ve Kasım Süleymani' dir. Yaşanılan gelişmeler sonucunda Kudüs Gücü tarafından getirip eğitilen Şii milisler, muhalifler karşısında önemli kazanımlar elde ederek rejimin yeniden alan kazanmasında etkili olmuştur.
   İran'ın Suriye İç Savaşı'nda Afganları kullanmaları bir sır olmaktan çıkmıştır.
   2012'den beri İran yönetimince en çok başvurulan savaşçı kazanma aracı sosyal medya olmuştur.  Ayrıca Suriye'de hayatını kaybedenlerin cenaze törenleri miting havasına sokularak savaşçılar kazanılmaya çalışılır.
   Suriye'de savaşan Afgan savaşçıların sayısının giderek artmasıyla birlikte 2013 yılında doğrudan Kudüs Gücü'ne bağlı ve genellikle işsiz, fakir, radikal Şiilerden oluşan Fatimiyyun Tugayı kurulmuştur.
   Kudüs Gücü Suriye'de savaşmaya ikna ettikleri milisleri aylık 500-600$ vermektedir.
   Rejimin yanında savaşan Afganların sayısı tam bilinmemekle birlikte tahmini 2 bin kişidir.
   Kudüs Gücü Suriye'de ki başarıları sonucunda ayrıca Suriye'yi sistemli bir şekilde İran'a bağlı hale getirmiştir.

KASIM SÜLEYMANİ: İran’ın Irak, Lübnan, Gazze ve Afganistan politikalarını kontrol eden Kasım Süleymani, ilkokul mezunu ve çocuk yaşlarda senelerce devam edecek olan inşaat işçiliği yapmıştır. Süleymani 11 Mart 1957’de İran’ın Afganistan sınırına yakın olan Rabard köyünde doğmuştur. 22 yaşına geldiğinde Devrim Muhafızları’na katılmıştır. Mahabad Kürtlerinin 1979 ‘da ki isyanlarını bastırmada önemli performansın ardından; Kirman’da ki Devrim Muhafızları’nın Kudüs Garnizonunun başına getirildi. Ardından da İran- Irak savaşında büyük askeri operasyonlara katıldı. Savaşta askeri dehasını kanıtlayan Süleymani Kudüs Gücü’nün başına getirildi.

   Süleymani, Kudüs Gücü komutanlığına geldiğinde; dışarıda Afganistan’da Taliban ile uğraşırken; ülke içerisinde ise reformist Muhammed Hatemi ve hükümeti, Devrimci Muhafızları’nın etkisini kırmaya çalışken, dini lider Hamanei onları güçlendirmeye çalışmıştır.

   Hamanei, Süleymani’ yi “Cephede defalarca şehit olduğu halde hâlâ yaşayan bir devrim şehidi” diye övmüştür. Ayrıca lakabı “Ortadoğu’yu parmağında oynatan adam” diye ünlenmiştir.

   Süleymani Kudüs Gücü’nün başına geçtikten üç sene sonra İsrail, 16 yıldan beri işgal altında tuttuğu tuttuğu Güney Lübnan’dan çekilmiştir. Ayrıca 2006’daki Hizbullah-İsrail savaşında da Hizbullah’ın operasyonlarının belirlendiği karargâhın kilit ismi yine Kasım Süleymani’ dir.

   Süleymani’ nin siyasi fikir olarak; devrime en büyük imkanların sunulduğu yerler Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki toplumsal hareketler olduğunu düşündüğü için Suriye İç Savaşı’nda 21 Nisan 2013’te rejim açısından bir dönüm noktası oldu. Çünkü Kasım Süleymani’ nin desteği ile Hizbullah ve rejim birlikte Lübnan sınırındaki Kusayr kasabasını işgal ettiler ve 5 Haziran’da Kusayr’ı almaları ile beraber o tarihten sonra muhalifler gerilemeye başladılar.


 İran, 26 Kasım 1979 yılında Devrim Muhafızları bünyesinde kurulan Besic’in personel sayısını bir devlet politikası olarak ilerde yirmi milyona kadar yükseltilmesi hedeflenmektedir. Toplumun her kesimden oldukça geniş bir kitleyi kapsayabilen Besic, üç kategoriye ayrılmaktadır:

1-Normal Besiciler

2-Aktif Besiciler

3-Özel Besiciler

Besicileri bu yönleriyle Nazi yapılanmasına benzediğini söyleyebiliriz.

 Devrim Muhafızları komutanı Caferi son açıklamasında Yemen, Irak, Suriye, Afganistan ve Pakistan olmak üzere bölgede 200 binin üzerinde bir milis gücüne komuta ettiklerini ifade etmiştir.

üzere bölgede 200 binin üzerinde bir milis gücüne komuta ettiklerini ifade etmiştir.

 İran Anayasası’nın 150. Maddesi: Devrim zaferini ilk günlerinde oluşturulan İslami Devrimini koruma ordusu, devrimi ve devrim hareketlerinin devamını sağlamak amacıyla kurulmuştur. Bu ordunun faaliyet ve sorumluluk alanı, diğer silahlı kuvvetlerin sorumluluk alanıyla bağlantılı olarak aralarında koordineli ve kardeşçe bu işbirliğine dayanması, yasa ile belirtilmektedir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Musul Ulu Camisi ve Katar Krizi

Doğu Perinçek'in Amacı Ne?